
Sabunlar Dile Geldi: Saksı Değiliz Biz!
Share
Bir zamanlar banyoların yıldızıydık… sonra çekmeceye terk edildik.
Sabun olmak kolay değil. Hele bir de doğal, özenle yapılmış, kokusuyla içe işleyen bir sabunsan…
Bazen o kadar beğeniliyorsun ki “kıyamayıp” kullanılmıyorsun.
(NOİ’den biliyorum… güzellik başa bela.)
Ama gün geliyor, çekmecenin karanlık köşesinde bir tıkırtı duyuluyor:
“Ben buradayım… hâlâ mis gibi kokuyorum!”
Ve işte o sessiz sabunlar, sonunda konuşmaya karar verdi…
Lavantalı sabun:
Banyoda şık bir kasede başlayan yolculuğum,
“Bu çok güzel yaa, kıyamam kullanmaya” cümlesinden sonra
alaca bir karanlığa gömüldü.
O günden beri bir çekmecedeyim.
Kendimi her açılışta umutla koklatıyor, ama hâlâ sabunlanamıyorum.
Kahveli sabun:
Beni misafir sabunu yaptılar.
“Sadece özel günlerde çıkaralım” dediler.
İki bayram geçti, hiçbir misafirin eli köpüğüme değmedi.
Saksı değilim ben! Kullanın beniiiii…
Zeytinyağlı sabun:
Ben aslında gündelik kahraman olmak isterdim.
Sade ama etkili.
Ama beni “anneanne evi kokuyor” diyerek nostalji köşesine koydular.
Ben hâlâ buradayım. Ve hâlâ doğanın kendisiyim.
Unutma… sabunlar yaşlanmaz.
O aromatik dokunuş hâlâ orada.
Çekmeceyi aç, kapağı kaldır,
O sabunlarla aranı yeniden düzelt.
NOİ tam da bunun için seninle.
Hatırlatmak, unutulanı görünür kılmak
ve sabunlarla arandaki bağı usulca onarmak için…
Kulak ver onlara…
“Hadi kıy artık bizeeee!” dediklerini duymuyor musun?
İlke TAŞKARA